Osmanlı Türkçesinde yaygın kullanımına karşın günümüz Türkçesinde neredeyse unutulmuş olan Arapça kökenli kaim kelimesinin ilk anlamı “ayakta duran, ayakta tutan”dır. Kaim Hukuk, müvekkil ilişkilerinde ve takip ettikleri hukuki süreçlerde “adalet”i esas almayı ve adaleti ayakta tutmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda Kaim Hukuk için gerek müvekkillerini temsil ederken gerek müvekkilleri ile iç ilişkilerinde hak kaybına müsaade etmemek kadar haktan fazlasına tevessül etmemek de adaletin gereğidir.
Kaim Hukuk, logosu ve ofis ismi de dâhil olmak üzere yaptığı her işin fikri temeli olmasını önemseyen, mesleğini, hayatını ve işlerini böyle bir bakış açısıyla anlamlı kılmaya gayret eden adalet neferlerinden oluşuyor. Bu sebeple, fiili uygulama bunu zorlaştırsa da “avukatlar” kendilerini bilinçli bir tercihle “adalet neferleri” olarak tanımlıyor. Çünkü hem meslek kanunlarının onları adaletin tecellisinde aktif bir aktör olarak tanımladığını biliyor hem de mensubu olmanın şerefini ve sorumluluğunu taşıdıkları kadim medeniyetin onlara bu görevi yüklediğine inanıyorlar.
Kaim Hukuk kibre düşmeme özeniyle, adalet sisteminde bir tek dosyadan, bir davadan başlayarak tüm sistemin değişmesine sebep olabilmeye, icra ettiği meslek vasıtasıyla ardında hayırlı bir eser, Gök kubbede hoş bir seda bırakmaya talip olacak kadar idealist bir ekip.
Kaim Hukuk, kendi arasında “çünkü ben ömrümce adle boyun eğdim” dizesiyle atışabilecek kadar romantik bir ekip.
Kaim Hukuk, takip ettiği her bir işi başından sonuna istişarenin zenginliğiyle beslemeye ve her bir işin aşamalarda karşılaşacağı muhtemel savunmaları, engelleri en baştan öngörmeye çalışacak kadar realist ve ciddi bir ekip.
Kaim Hukuk, adaleti “her bir varlığa hakkını vermek, her şeyin yerli yerince oluşu” diye tanımlayarak yola çıkmış, azığını dayanışması bilen, gücünü bilgisinden alan, yol arkadaşlarına güvenen bir ekip.
Logodaki “Adalet kulesi”, Cihan Devleti mertebesine yükselmesine rağmen mütevazı, şehirle ve insanlarla barışık yapılar inşa eden Osmanlı Devleti’nin payitahtındaki en yüksek yapıdır. Yalnız sarayın tüm noktalarından değil İstanbul’un hemen her köşesinden görülen bu yapı, düşman ve rakiplerinin dahi hakkını teslim etmek durumunda kaldığı “Türk İslam Adalet Anlayışı”nın bir göstergesi olarak sembolleşmiştir. Günümüzdeki yürütme organının karşılığı sayılabilecek olan ve şeyhülislam, yeniçeri ağası, vezirler, kazaskerler ile gerektiğinde toplantıya dahil edilen diğer yöneticilerin katılımıyla gerçekleşen Divan-ı Hümayun toplantılarının yapıldığı Kubbealtı’nın yanı başındaki Adalet Kulesi, Kubbealtı’na düşen gölgesiyle halka ve dünyaya bir mesaj vermektedir; “Devlet Ancak Adaletle Kaimdir”. Adalet Kulesi, Osmanlı’nın mimarî bir hatırası olmaktan çok daha önemli bir manayı temsil etmektedir. Adalet Kulesi’nin anlam ve mesajının yeniden hatırlanması, bir çıkış noktası kabul edilerek günümüze bakan veçhinin anlaşılması belki de Kule’nin fiziksel varlığının korunması ve yaşatılmasından daha önemlidir.
Kaim Hukuk ve Danışmanlık olarak avukatlarımız ve danışmanlarımızla farklı hukuk dallarında uzlaşma, arabuluculuk, dava ve icra takibi aşamalarının yürütülmesinin yanı sıra müvekkillerimize mülk edinme, şirket yönetimi, kurumsallaşma ve yönetim danışmanlığı alanlarında hizmet veriyor ve gelişimlerine katkı sağlıyoruz.